2.1 Fiyat İstikrarı ve Para Politikası
2.1.1 Genel Değerlendirme
İktisadi faaliyet, 2024 yılının ilk çeyreğinde ücret ayarlamaları ve öne çekilen talep kaynaklı olarak güçlü seyrederken, parasal sıkılaşmanın iktisadi faaliyet üzerindeki etkileri özellikle ikinci ve üçüncü çeyrekte belirginleşmiştir. Yılın son çeyreğinde ise kampanyalar ve yaklaşan ücret güncellemeleriyle birlikte hanehalkı talebi güçlü seyretmiştir. Bu gelişmeler çerçevesinde, 2024 yılı genelinde yurt içi talebin ve net ihracatın büyümeye katkısı dengeli seyrederek daha sağlıklı bir büyüme görünümüne işaret etmiştir. Söz konusu dengelenmeyle uyumlu olarak iktisadi faaliyet 2024 yılında yıllık bazda yavaşlamış ve büyüme oranı yüzde 3,2 olarak gerçekleşmiştir. Üretim tarafından bakıldığında, yılın genelinde büyümenin temel sürükleyicisi hizmetler sektörü olurken, inşaat sektörü de büyümeye artış yönünde katkı sağlamıştır.
İhracat, 2024 yılında yıllık bazda artmış, ithalat ise yıllık bazda düşüş kaydetmiştir. Dış ticaret açığındaki azalışın ve hizmetler dengesindeki güçlü görünümün etkisiyle 12-aylık birikimli cari işlemler açığı 2024 yılında belirgin şekilde düşmüş ve 10 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Hizmetler dengesindeki güçlü görünüm cari işlemler dengesine olumlu yansırken, altın dengesi, enerji dengesi ve çekirdek dış ticaret dengesindeki iyileşmeler, cari açıktaki düşüşü desteklemiştir.
Temel iş gücü piyasası göstergeleri, 2024 yılında iş gücü piyasasının güçlü olduğuna işaret etmiştir. Toplam istihdam bir önceki yıla kıyasla 984 bin kişi artmış, işsizlik oranı ise 0,7 puan azalışla yüzde 8,7’ye gerilemiştir.
Haziran ayında başlayan dezenflasyon süreci yılın ikinci yarısında devam etmiş, yıllık enflasyon 2024 yıl sonunda yüzde 44,4 olarak gerçekleşmiştir. Parasal sıkılaşmanın etkisiyle yıl boyunca zayıflama eğilimi gösteren yurt içi talep koşulları yılın ikinci yarısında enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere gelmiştir. Kredi kullanımı yılın ilk yarısında artışlar sergilemiş ancak alınan makroihtiyati tedbirlerin desteğiyle yılın kalan döneminde ılımlı seyretmiştir. Türk lirasındaki değer kaybının geçen yıla göre daha sınırlı olması bu kanaldan gelen enflasyonist baskıları hafifletmiştir. Ücret kaynaklı etkiler yılın ilk yarısında belirgin olurken, ikinci yarıda daha zayıf seyretmiştir. Emtia fiyatları yılın ilk çeyreğinde bir miktar yükseldikten sonra yılın kalanında enerji grubu öncülüğünde gerileme eğiliminde olmuştur. Enflasyon beklentileri enflasyon tahminlerinin üzerinde seyretmekle birlikte yıl boyunca azalmıştır. 2024 yılında üretici fiyatları yıllık artışı yüzde 28,5 ile tüketici enflasyonunun altında kalmıştır. B ve C çekirdek enflasyon göstergeleri yıllık enflasyonu 2024 yılı sonunda önceki yıla kıyasla sırasıyla 24,1 ve 25,3 puan düşüşle yüzde 43,9 ve 45,3 olarak gerçekleşmiştir.
Para politikası duruşu, enflasyonun hedeflenen patika ile uyumlu seyrederek dezenflasyon sürecinin devamını sağlayacak şekilde belirlenmektedir. TCMB, 2023 yılı haziran ayında dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için başladığı güçlü parasal sıkılaştırma süreci çerçevesinde politika faizini 2024 yılı mart ayı itibarıyla yüzde 50 düzeyine çıkarmıştır. Mart ayında, ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, TCMB gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir. TCMB, nisan-kasım döneminde enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu koruyarak politika faizini yüzde 50 düzeyinde sabit tutmuştur. Aralık ayında, TCMB, öncü verilerin enflasyonun ana eğiliminde düşüşe işaret ettiğini ve yurt içi talebin yavaşlamayı sürdürerek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde olduğunu değerlendirmiştir. Bu saptamalar doğrultusunda TCMB aralık ayında politika faizini yüzde 50’den yüzde 47,5’e indirmiş ayrıca gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 150 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir. TCMB, ekonomik birimlerin beklentilerindeki ayrışma ve olası oynaklıklara karşı, parasal aktarımın etkinliğini artırmak amacıyla, makroihtiyati politikaları uygulamaya 2024 yılında devam etmiştir. Bu kapsamda mevduata, kredilere ve likidite yönetimine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
2.1.2 2024 Yılı Gelişmeleri
Para Politikası Gelişmeleri
TCMB, 2023 aralık ayı itibarıyla yüzde 42,5 seviyesinde olan politika faizini 2024 yılının ocak ayında 250 baz puanlık artış ile yüzde 45 düzeyine çıkarmış, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığı değerlendirmesinde bulunmuştur. Bununla birlikte, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak ulaşılan parasal sıkılık düzeyinin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini belirtmiştir. TCMB ayrıca, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar korunacağını vurgulamıştır. Şubat ayında TCMB, politika faiz oranını yüzde 45 seviyesinde sabit tutmuştur. Bununla birlikte, hesaplama yönteminde yapılan değişikliklerin de etkisiyle yakın döneme ilişkin açıklanan göstergeler yurt içi talepteki dirençli seyrin 2023 yılı son çeyreğine göre güçlenerek sürdüğüne işaret etmiştir. Ayrıca, şubat ayında aylık enflasyonun ana eğilimi, hizmet enflasyonu öncülüğünde, öngörülenden yüksek gerçekleşmiştir. Orta vadeli enflasyon beklentilerinde gerileme devam ederken 2024 ve 2025 yıl sonu enflasyon beklentileri yükselmiştir. Bu bağlamda TCMB, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak mart ayında politika faizini yüzde 50 düzeyine yükseltmiştir (Grafik 2.1.2.1). Buna ilaveten TCMB, teknik bir ayarlama yaparak gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir.
Mart ayında atılan adımların etkisiyle finansal koşullar önemli ölçüde sıkılaşmıştır. Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkilerinin yakından izlendiğini belirten TCMB, sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini göz önünde bulundurarak nisan ayında politika faizini sabit tutmuştur. Bunun yanı sıra TCMB, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu vurgulamış, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşunun sıkılaştırılacağı yönündeki sözlü yönlendirmeyi tekrarlamıştır. Nisan ayında aylık enflasyonun ana eğiliminde gözlenen zayıflama mayıs ayında geçici bir kesintiye uğramış, haziran ayında beklentilerin üzerinde düşen ana eğilim yerini temmuz ayında sınırlı ve geçici bir yükselişe bırakmıştır. Yakın döneme ilişkin göstergeler ise yurt içi talebin, halen enflasyonist düzeyde olmakla birlikte, yavaşladığını teyit etmiştir. Bu çerçevede TCMB, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizini mayıs-temmuz döneminde sabit tutmuştur. Bununla birlikte TCMB, söz konusu dönemde enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu koruduğu yönündeki iletişimini yinelemiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği yönündeki sözlü yönlendirme sürdürülmüştür. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşunun sıkılaştırılacağı vurgusu korunmuştur.
2024 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyonist etkisinin azaldığına işaret etmiştir. Ağustos ayında enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir değişim olmamış, eylül ayında bir miktar yükselen enflasyonun ana eğilimi ekim ayında yavaşlama kaydetmiştir. Bu çerçevede TCMB, ağustos-ekim döneminde politika faizini yüzde 50 düzeyinde sabit tutmuştur. TCMB, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunun dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiği yönündeki görüşünü korumuştur. Ekim ayı toplantısında, enflasyondaki iyileşmenin hızına dair belirsizliklerin son dönemdeki veri akışı ile arttığı belirtilmiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğinin altı çizilmiştir. TCMB ayrıca, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası araçlarını etkili şekilde kullanacağını belirtmiştir.
TCMB, kasım ayında da enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiş ve politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit tutmuştur. Aralık ayında ise TCMB, politika faizini 250 baz puan düşürerek yüzde 47,5’e indirmiştir. TCMB ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 150 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir. Buna ilaveten, para politikasındaki kararlı duruşun; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürdüğünü ve dezenflasyon sürecini güçlendirdiğini vurgulayan TCMB, maliye politikasının artan eşgüdümünün de bu sürece önemli katkı sağlayacağını belirtmiştir.
2024 yılında TCMB, parasal sıkılaştırmayı desteklemek amacıyla Türk lirası likidite fazlasının giderilmesine yönelik miktarsal sıkılaştırma kararları almaya devam etmiştir. Bu kararlarla, temel politika aracı olan politika faizi, parasal, finansal koşullar ve beklentileri etkilerken Türk lirası likiditesindeki aşırılıklar dengelenmiş ve para politikasının etkinliğinin artmasına katkıda bulunulmuştur. Bunun yanı sıra, parasal sıkılaşma eşliğinde Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemelerle aktarım mekanizması güçlendirilmiş ve bankacılık sisteminin fonlama kompozisyonu iyileştirilmiştir. Ayrıca, piyasa mekanizmasının işlevselliğini artırmak amacıyla makroihtiyati çerçevede yapılan sadeleşme kapsamında mayıs ayında yayımlanan değişiklik ile menkul kıymet tesisi düzenlemesi tamamen yürürlükten kaldırılmış, haziran ayında yapılan düzenlemeyle de kaldıraç oranına göre ilave zorunlu karşılık tesisi uygulaması sonlandırılmıştır.
TCMB, 2024 yılında da parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmeye yönelik adımlara devam etmiştir. Bu bağlamda TCMB, Kur Korumalı Mevduat (KKM)’ın TL’ye geçiş yoluyla kademeli olarak azaltılması amacı çerçevesinde KKM’nin TL’ye geçişine ve yenilenmesine ilişkin toplam hedef hesaplamasına tüzel kişi KKM hesaplarını dahil etmiştir. Buna ilaveten, KKM için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıklara faiz veya telafi ödemesi uygulaması yeni açılan ve yenilenecek olan KKM hesapları için kaldırılmıştır. “2025 Para Politikası” metninde TCMB, dezenflasyon sürecinin belirginleşmesiyle birlikte Türk lirası varlıklara olan talebin devam edeceğini belirtmiş, TL mevduat payındaki artış ve KKM hesaplarındaki azalışla birlikte bu alandaki düzenlemelerde sadeleşme adımlarına devam edileceğini ve 2025 yılı içerisinde KKM uygulamasının sonlandırılmasının planlandığını duyurmuştur.
2024 yılı başında Sistemin Fonlama İhtiyacı (SFİ) 1.012 milyar TL tutarında likidite açığına işaret ederken, 2024 yılı eylül ayından itibaren kalıcı hale gelmeye başlayan fazla likidite, 31 Aralık 2024 tarihinde 302 milyar TL seviyesinde gerçekleşmiştir (Grafik 2.1.2.2). Söz konusu fazla likiditenin 250 milyar TL’si net Açık Piyasa İşlemleri (APİ) yoluyla ve 52 milyar TL’si satım yönlü döviz/ altın karşılığı TL swap ihaleleri (ters swap) yoluyla sterilize edilmiştir. 2024 yılında SFİ’de gözlenen 1.329 milyar TL tutarındaki azalış temel olarak TCMB net döviz pozisyonundaki iyileşmeden kaynaklanmıştır. Zorunlu karşılık düzenlemeleri, emisyon hacmi değişimi ve T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın (Hazine) net iç borçlanma tutarındaki değişim ise sistemin fonlama ihtiyacını artıran unsurlar olmuştur.
Bankaların TL ve döviz likidite yönetimlerine katkıda bulunmak amacıyla geleneksel yöntemle gerçekleştirilen alım yönlü swap işlemlerine 2024 yılının ilk yarısında devam edilmiştir. Diğer taraftan, “2024 Para Politikası” metninde belirtildiği üzere, TCMB tarafından gerçekleştirilen swap işlem miktarının kademeli şekilde azaltılması sürecinde, 31 Temmuz itibarıyla TCMB taraflı swap bakiyesi sıfıra inmiştir. Sistemde likidite fazlası oluşmasıyla birlikte, sterilizasyon araç setinin çeşitlendirilmesi amacıyla ağustos ayında satım yönlü döviz karşılığı swap ihalelerine, Ekim ayında ise satım yönlü altın karşılığı swap ihalelerine başlanmıştır.
2024 yılında çeşitlendirilen likidite araç seti yardımıyla sterilizasyon işlemlerinin etkinliği desteklenmiştir. Yılın ilk yarısında, fazla likidite TL depo alım ihaleleriyle ve kotasyon yoluyla Borsa İstanbul A.Ş. (BİST) Repo/Ters Repo Piyasası’nda, Taahhütlü İşlemler Pazarı’nda (TİP) ve TCMB nezdindeki Bankalararası Para Piyasası’nda (BPP) sterilize edilmiştir. Yılın ikinci yarısında, çeşitlendirilen araç seti kademeli olarak devreye alınarak aynı gün içinde farklı vadelerde TL depo alım ihalesi düzenlenmeye başlanmıştır. Ayrıca, satım yönlü döviz/altın karşılığı TL swap ihaleleriyle ve kotasyon yoluyla Takasbank Para Piyasası’nda (TPP) fazla likidite sterilize edilmiştir. Çeşitli kanallardan yapılan sterilizasyon neticesinde para piyasalarında oluşan kısa vadeli faiz oranları TCMB politika faiziyle daha uyumlu hale gelmiş ve faiz oynaklıkları belirgin ölçüde azalmıştır (Grafik 2.1.2.1).
Grafik 2.1.2.1: Kısa Vadeli Faizler (%)

Kaynak: BIST, TCMB.Son Gözlem: Aralık 2024
Grafik 2.1.2.2: TCMB Fonlaması (1 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL)

Kaynak: TCMB.Son Gözlem: Aralık 2024
Enflasyon Gelişmeleri
Tüketici fiyatları yıllık enflasyonu 2024 yılı ilk çeyreğinde maliyet yönlü etkilerin yanı sıra ücret güncellemeleri ve zamana bağlı fiyatlama eğilimi yüksek kalemlerdeki geçmiş enflasyona endeksleme davranışı kaynaklı olarak artış kaydetmiştir. Mayıs ayında, doğalgazda meskenlere yönelik 25 metreküp bedelsiz kullanım uygulamasının sona ermesine ek olarak bir önceki yılın aynı döneminde doğal gazın ücretsiz kullanılması kaynaklı düşük bazın da etkisiyle tüketici yıllık enflasyonu tepe noktasına ulaşmıştır. Haziran ayı itibarıyla dezenflasyon süreci başlamış, üçüncü çeyrekte tüketici enflasyonu üzerinde enerji fiyatları ve maktu vergi güncellemelerinin yanı sıra yönetilen-yönlendirilen kalemlerdeki fiyat gelişmelerinin etkileri öne çıkmıştır. Yılın dördüncü çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu gerileme eğilimine devam etmiş, diğer yandan geçici arz koşullarına bağlı olarak işlenmemiş gıda fiyatları, manşet enflasyonda daha olumlu bir seyri sınırlayan bir unsur olmuştur. Aralık ayında tüketici aylık enflasyonundaki yavaşlama belirginleşmiş, ana eğilimdeki iyileşmeyle birlikte tüketici fiyatları yıllık enflasyonu yılı yüzde 44,4 ile 2024 ER-IV tahmininin orta noktasına yakın tamamlamıştır (Grafik 2.1.2.3). B ve C çekirdek enflasyon göstergeleri yıllık enflasyonu 2024 yılı sonunda önceki yıla kıyasla sırasıyla 24,1 ve 25,3 puan düşüşle yüzde 43,9 ve 45,3 olarak gerçekleşmiştir.
2024 yılında tüketici enflasyonunun seyrinde geçmiş enflasyona endeksleme davranışının etkisi öne çıkmıştır. Geçmişe endeksleme davranışı hizmetler sektörü enflasyonunda ataletin sürmesini beraberinde getirmiş, kira alt grubu bu bağlamda öne çıkmıştır. Ücret kaynaklı baskılar yılın ilk yarısında belirgin olurken, ikinci yarıda daha zayıf seyretmiştir. Yıl boyunca zayıflama eğilimi gösteren yurt içi talep koşulları yılın ikinci yarısında enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere gelmiştir. Geçmiş yıllara kıyasla Türk lirasındaki değer kaybının daha sınırlı olması bu kanaldan gelen enflasyonist baskıları hafifletmiştir. Emtia fiyatları nisan ayına kadar yükseldikten sonra yılın kalanında genelde enerji grubu öncülüğünde gerileme eğiliminde olmuştur. Enflasyon beklentileri yıl boyunca azalmış ancak Enflasyon Raporu tahminlerinin üzerinde seyretmiştir (Grafik 2.1.2.4). Üretici yıllık enflasyonu yılın ilk aylarında artış sergilemiş, yılın ikinci yarısında ise elverişli küresel maliyet koşulları, istikrarlı döviz kuru ve ılımlı seyreden reel birim işgücü maliyetleri gibi unsurlar ile üretici fiyatları kaynaklı baskılar zayıflamıştır. Böylelikle, 2024 yılında üretici fiyatları yıllık artışı yüzde 28,5 ile tüketici enflasyonunun altında kalmıştır.
Grafik 2.1.2.3: Enflasyon ve Hedefler (%)

Kaynak: TCMB, TÜİK.Son Gözlem: Aralık 2024
Grafik 2.1.2.4: Enflasyon Beklentileri (%)

Kaynak: TCMB.Son Gözlem: Aralık 2024
Alt gruplar bazında yıllık enflasyondaki düşüşe en büyük katkı gıda ve temel mal gruplarından gelmiş, bunu hizmet grubu izlemiştir. 2024 yılında enerji grubunun katkısı enflasyonu artırıcı yönde olmuştur. Gıda ve alkolsüz içecekler grubu yıllık enflasyonu üç yıllık bir süreden sonra nisan ayında manşet enflasyonun altına gerilemiş, yılı tüketici fiyatlarına yakın bir seviyede tamamlamıştır. Alt gruplar bazında gıda enflasyonunun ana sürükleyicisi taze meyve-sebze (yüzde 68,8) kaynaklı olarak yüzde 50,3 artış oranı ile işlenmemiş gıda fiyatları olmuştur. İşlenmiş gıda enflasyonu ise yüzde 37,7 oranı ile görece daha olumlu bir seyir izlemiştir. Yılın ilk yarısında yıllık enflasyonu yüzde 70 civarında dalgalanan gıda grubunda öne çıkan kalemler taze meyve-sebzenin yanı sıra birikmiş maliyet baskılarının hissedildiği ekmek ve tahıllar, kırmızı ve beyaz et ile bu ürünlerin fiyatlarındaki birikimli artışların yansıdığı işlenmiş et ürünleri olmuştur. Gıda grubu yıllık enflasyonunda haziran ayından itibaren görülen gerileme tarla-sera geçişinin de etkisiyle taze-meyve sebzedeki geçici arz koşullarına bağlı olarak ekim ve kasım aylarında kesintiye uğramıştır. Aralık ayında ise taze meyve sebzedeki kısmi düzeltmenin de etkisiyle gıda aylık enflasyonu yavaşlamış, gıda grubu yıllık enflasyonu yılı 43,6 düzeyinde tamamlamıştır.
Temel mal fiyatları 2024 yılında yüzde 27,4 oranında artmış ve manşet enflasyonun yaklaşık 17 puan altında gerçekleşmiştir. Mayıs ayına kadar artış kaydeden temel mal grubu yıllık enflasyonu üzerinde ücret, talep ve kredi koşullarının etkileri hissedilmiştir. Temel mal enflasyonu mayıs ayından itibaren düşüş eğilimi sergilemiş, bu gelişmede yurt içi talebin zayıflamasının ve ücret kaynaklı etkilerin hafiflemesinin yanı sıra emtia fiyatlarındaki olumlu seyrin etkili olduğu değerlendirilmiştir. Yıl genelinde ılımlı seyreden döviz kurundaki artış ağustos ayında bir miktar güçlendikten sonra eylül ayında yeniden zayıflamış ve kur kaynaklı baskılar geçici olmuştur. Ağustos ayında euro kurunda gözlenen yükseliş beyaz eşya ve otomobil gibi döviz kuruna duyarlılığı yüksek dayanıklı mal kalemlerinde fiyat artışlarının hızlanmasında rol oynarken bu dönemde otomobil fiyatları üzerinde genel güvenlik regülasyonlarının etkileri de hissedilmiştir. Özetle, 2024 yılında emtia fiyatlarındaki ılımlı seyir ile Türk lirasındaki reel değerlenme ve zayıflayan yurt içi talep koşulları neticesinde, temel mal enflasyonunda gerileme gözlenmiştir.
2024 yılında ana harcama grupları arasında en yüksek fiyat artışı yüzde 65,7 ile hizmet grubunda kaydedilmiştir. Hizmet enflasyonu çekirdek grubun diğer bir bileşeni olan temel maldan farklı olarak manşet enflasyonun önemli ölçüde üzerinde değer almıştır. Yıllık enflasyon alt gruplar genelinde gerilemesine rağmen, geriye endeksleme mekanizması, ücret gelişmeleri ve konut sektörüne yönelik yapısal unsurlar kaynaklı kira ve diğer hizmetler enflasyonundaki yüksek seviyeler öne çıkmıştır. Kontratlarda geçmiş enflasyona endeksleme davranışı ve deprem etkisi başta olmak üzere gayrimenkul piyasasındaki arz-talep uyumsuzlukları kira grubu enflasyonunun yıl boyunca yüksek seyretmesine neden olmuştur. Kira hariç bakıldığında hizmet grubu yıllık enflasyonunun 2024 yıl sonunda yüzde 56,8 ile daha düşük oranda gerçekleştiği görülmektedir. Diğer hizmetler alt grubundaki fiyat değişimlerini, emek yoğun hizmet kalemlerinin yanı sıra dönemsel fiyatlama yapılan ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi güçlü olan eğitim hizmetleri sürüklerken, lokanta-otel grubu enflasyonunun seyrinde talep koşulları, gıda fiyatları ve ücret ayarlamalarının yansımaları izlenmiştir. Ulaştırma hizmetleri enflasyonu üzerinde yönetilen hizmetlerdeki dönemsel güncellemeler ile akaryakıt fiyat gelişmelerinin etkileri hissedilmiştir. Hizmet enflasyonundaki yavaşlama son çeyrekte belirginleşmiştir.
2023 yılında yüzde 27,2 artarak manşet enflasyonun oldukça altında kalan enerji fiyatları enflasyonu, bir önceki yıldan sarkan maliyet baskıları neticesinde 2024 yılını yüzde 43,1 ile geçen senenin üzerinde tamamlamıştır. 2024 yılı ilk çeyreğinde, enerji fiyatlarının seyrinde doğal gaz ile uluslararası enerji fiyatları görünümüne ve otomatik vergi artışlarına paralel olarak akaryakıt ve tüp gaz fiyatları öne çıkarken grup yıllık enflasyonu da yükselmiştir. Mayıs ayında, bir önceki yılın aynı döneminde doğal gazın ücretsiz kullanılması kaynaklı düşük baza ek olarak, meskenlere yönelik doğal gazda ilk 25 metreküpün bedelsiz olarak kullandırılması uygulamasının sona ermesiyle, enerji grubunda yıllık enflasyon kayda değer şekilde yükselmiştir. Yurt içi enerji fiyatları yılın üçüncü çeyreğinde vergi ve yönetilen-yönlendirilen kalemlerdeki gelişmelerle yüksek bir artış göstermiştir. İlgili çeyrekte, temmuz ayında akaryakıtta ve tüp gazda maktu ÖTV tutarları güncellenmiş, meskenlere yönelik elektrik ve doğal gaz tarifelerinde artışlar gerçekleşmiştir. Enerji fiyatları, yılın son çeyreğinde ılımlı bir seyir izlemiştir.
Arz-Talep Gelişmeleri, Dış Denge ve İş Gücü Piyasası
2024 yılında iktisadi faaliyet, parasal sıkılaştırma kaynaklı talepteki dengelenmeyle uyumlu şekilde yıllık bazda yavaşlamış, büyüme oranı yüzde 3,2 olarak gerçekleşmiştir. Bir önceki yıl ile kıyaslandığında, büyümenin harcama kompozisyonunda daha dengeli bir görünüm izlenmiştir. Yıl içerisinde bakıldığında ise, 2024 yılının ilk çeyreğinde iktisadi faaliyet ücret ayarlamaları ve öne çekilen talebin de etkisiyle güçlü seyretmiş ve Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYİH) yıllık bazda yüzde 5,4, çeyreklik bazda ise yüzde 1,0 oranında artmıştır. Bu dönemde, büyümeye yurt içi talebin katkısı azalırken net ihracatın katkısı artmıştır (Grafik 2.1.2.5). Nitekim net ihracat 2022 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana ilk kez yıllık büyümeye pozitif katkı vermiştir. Üretim tarafından bakıldığında, ilk çeyrekte büyümenin temel sürükleyicisi hizmetler sektörü olurken, sanayi ve inşaat sektörleri büyümeye pozitif katkı sağlamıştır. Parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerinin iktisadi faaliyet üzerindeki yansımaları ikinci ve üçüncü çeyreklerde belirginleşmiş, yıllık büyümeler sırasıyla yüzde 2,4 ve 2,2 oranında gerçekleşmiştir. Son çeyrekte ise yıllık büyüme hızlanarak yüzde 3,0’e yükselmiştir. Bu dönemde yıllık büyümenin temel belirleyicisi yurt içi talep olurken net ihracat yıl boyunca ilk kez yıllık büyümeyi azaltıcı etkide bulunmuştur (Grafik 2.1.2.5). Çeyreklik bazda ise GSYİH ikinci ve üçüncü çeyreklerde sıfır civarında sınırlı bir gerileme kaydetmiştir (Grafik 2.1.2.6). Bu dönemde yurt içi talebin ve net ihracatın büyümeye katkısı daha dengeli gerçekleşmiştir. Yılın son çeyreğinde ise kampanyalar ve yaklaşan ücret güncellemeleriyle birlikte hanehalkı talebi güçlü seyretmiştir. Bu çerçevede yurt içi talep büyümeye yüksek katkı sağlarken, net ihracat büyümeyi azaltıcı yönde etkilemiş ve büyümenin talep kompozisyonunda bir miktar bozulma gerçekleşmiştir. Yıl genelinde ise, yurt içi talep ve net ihracatın katkıları daha dengeli olmuştur. Toplam yatırımların yıllık büyümesi, ilk çeyrekte inşaat ve makine-teçhizat yatırımları kaynaklı güçlü bir oranda artarken, inşaat yatırımlarındaki olumlu görünüme rağmen ikinci ve üçüncü çeyreklerde yavaşlamıştır. Son çeyrekte ise toplam yatırımlarda tüm alt bileşenlerindeki artışlardan kaynaklı olarak toparlanma gözlenmiştir. Üretim tarafından bakıldığında, yıl boyunca büyümenin temel sürükleyicisi hizmetler sektörü olurken, inşaat sektörü büyümeye artış yönünde katkı sağlamıştır. Yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda ivme kaybetmekle birlikte güçlü seyreden iç talep doğrultusunda sanayi üretimi yıllık büyümeye pozitif katkı vermiştir. İkinci çeyrekte ise, iki bayram tatili kaynaklı köprü günleri ve dezenflasyon sürecinde yurt içi talepteki yavaşlamanın etkisiyle zayıf seyreden sanayi katma değeri büyümeyi azaltıcı yönde etkilemiş, üçüncü çeyrekte de söz konusu zayıf seyir sürmüştür. Son çeyrekte ise ihracat payı yüksek ve tipik oynaklık sergileyen savunma sanayi gibi sektörlerin üretimlerindeki kuvvetli artışlar sonucunda sanayi sektörü yıllık ve çeyreklik büyümeye pozitif katkı sağlamıştır.
Grafik 2.1.2.5: Gayrisafi Yurt İçi Hasıla ve Bileşenleri (Yıllık Büyümeye Katkılar, % Puan)

Kaynak: TCMB, TÜİK.Son Gözlem: 2024Ç4
Grafik 2.1.2.6: Gayrisafi Yurt İçi Hasıla ve Bileşenleri (Çeyreklik Büyümeye Katkılar, % Puan)

Kaynak: TCMB, TÜİK.Son Gözlem: 2024Ç4
Dış ticaret açığındaki azalışın ve hizmetler dengesindeki güçlü görünümün etkisiyle yıllıklandırılmış cari işlemler açığı 2024 yılında belirgin şekilde düşmüştür (Grafik 2.1.2.7). Türkiye’nin ana ticaret ortaklarının iktisadi faaliyetinde yıl genelindeki görece zayıf görünüme rağmen ihracat yıllık bazda artış göstermiştir. Söz konusu gelişmenin büyük ölçüde miktar artışından kaynaklandığı, ihracat fiyatlarının görece yatay seyrettiği gözlenmiştir. İthalat ise yıllık bazda düşüş kaydetmiştir. Tüketim malı ithalatı yıl genelinde güçlü seyrederken yatırım ve ara malı ithalatında azalış gerçekleşmiştir. Bununla birlikte, tüketim malı ithalatına yüksek katkı veren mücevher kalemi dışlandığında söz konusu kalemdeki yıllık artışın oldukça ılımlı olduğu izlenmektedir. Enerji fiyatlarındaki devam eden azalış enerji ticaret dengesini olumlu etkilemeyi sürdürmüştür. Yurt içi talepte yıl boyunca gerçekleşen yavaşlama ile birlikte işlenmemiş altın ithalatına yönelik devam eden kota uygulaması doğrultusunda altın ithalatı 2023 yılına kıyasla belirgin olarak azalmıştır. Yabancı ziyaretçi sayısındaki ve net seyahat gelirlerindeki artış hizmetler dengesini olumlu etkilemeye devam etmiş ve hizmet kalemlerinin cari dengeye sunduğu pozitif katkı artarak sürmüştür. 2024 yılında cari işlemler dengesindeki iyileşmeye Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan “2023 yılı Uluslararası Hizmet Ticareti İstatistikleri” bülteni çerçevesinde hizmetler dengesinde yapılan revizyonlar da katkı vermiştir. Söz konusu revizyon, cari denge üzerinde 2022 yılında 839 milyon dolar aşağı yönlü ve 2023 yılında 4,5 milyar dolar yukarı yönlü etkide bulunmuştur.
2024 yılında 10 milyar ABD doları olarak gerçekleşen cari işlemler açığına yıllık bazda en yüksek negatif katkı enerji dengesinden gelmiştir (Grafik 2.1.2.8). Hizmetler dengesindeki güçlü görünüm bir önceki yıla kıyasla cari işlemler dengesindeki değişime olumlu katkı vermiş, altın dengesi, enerji dengesi ve çekirdek dış ticaret dengesindeki iyileşmeler de cari açıktaki düşüşü desteklemiştir. Öte yandan, gelir dengesindeki bozulma, bir önceki yıla göre cari açık üzerinde genişletici etkide bulunmuştur. Finansman tarafında, doğrudan yatırımlar bir önceki yıla kıyasla sınırlı azalmıştır. Yılın ikinci yarısında hisse senedi piyasasından çıkışlar görülürken Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) piyasasına girişler gerçekleşmiş ve portföy yatırımları artmıştır. Bununla birlikte yıl genelinde portföy yatırımları gibi kısa vadeli kalemlerin ağırlığı azalırken, uzun vadeli kalemlerin ağırlığı yükselmiştir. Öte yandan, 2024 yılında sermaye girişleri ağırlıklı olarak uzun vadeli krediler ile bankacılık ve özel sektörün tahvil ihraçlarıyla gerçekleşmiştir. Bankacılık sektörünün borç çevirme oranları yılın ikinci yarısında daha yüksek seyretmiş, yıl sonu itibarıyla uzun vadeli kredilerde 12 ay birikimli olarak yaklaşık yüzde 141 seviyesine çıkmıştır.
Grafik 2.1.2.7: Cari İşlemler Dengesi (12 Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları)

Kaynak: TCMB.Son Gözlem: Aralık 2024
Grafik 2.1.2.8: Cari İşlemler Dengesi Kompozisyonu (Milyar ABD Doları)

Kaynak: TCMB.Son Gözlem: Aralık 2024
Temel iş gücü piyasası göstergeleri, 2024 yılında iş gücü piyasasının güçlü olduğuna işaret etmiştir. İşsizlik oranı yıllık bazda gerilemiştir (Grafik 2.1.2.9). Yılın ilk çeyreğinde, istihdam tarım dışı tüm sektörlerde çeyreklik bazda artış kaydetmiştir. Bu dönemde iş gücüne katılım oranı da artarken, işsizlik oranı yüzde 8,8 düzeyinde gerçekleşmiştir (Grafik 2.1.2.10). İkinci çeyrekte, sanayi istihdamı, sanayi faaliyetindeki zayıf seyir ile uyumlu olarak gerilerken, hizmet ve inşaat sektörlerinde istihdam artışı devam etmiştir. Bu dönemde, iş gücüne katılım oranı sınırlı oranda artarken, işsizlik oranı 0,1 puan oranında sınırlı olarak gerilemiştir. Yılın üçüncü çeyreğinde iktisadi faaliyetteki ivme kaybına rağmen iş gücü piyasası daha dirençli bir görünüm sergilemiştir. Üçüncü çeyrekte tarım dışı sektörlerin istihdamı artarken, sanayi istihdamındaki artış, ikinci çeyrekte görülen azalışı büyük ölçüde telafi etmiştir. İş gücüne katılım oranı, istihdam artışı ve işsizlik oranı görece yatay seyretmiştir. 2024 yılı son çeyreğinde mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı çeyreklik bazda azalarak yüzde 8,6 seviyesinde gerçekleşmiştir. İş gücüne katılım oranı ise aynı dönemde yatay seyrederek yüzde 54,2 olmuştur. Böylece 2024 yılında toplam istihdam bir önceki yıla kıyasla 984 bin kişi artmış, işsizlik oranı ise 0,7 puan azalışla yüzde 8,7’ye gerilemiştir. Tamamlayıcı iş gücü göstergelerinden âtıl iş gücü oranı, 2024 yılında yüzde 26,7’ye yükselmiştir. Âtıl iş gücündeki artışa en yüksek katkı zamana bağlı eksik istihdamdaki artıştan gelirken 2024 yılında potansiyel iş gücü de artmış, işsizlik ise gerilemiştir.
Grafik 2.1.2.9: İşsizlik Oranı (Mevsimsellikten Arındırılmış, %)

Kaynak: TÜİK.Son Gözlem: Aralık 2024
Grafik 2.1.2.10: İş Gücüne Katılım Oranı (Mevsimsellikten Arındırılmış, %)

Kaynak: TÜİK.Son Gözlem: Aralık 2024