2.2.1. Türk Lirası Likidite Yönetimi
2012 yılının sonuna doğru Avrupa Merkez Bankası (AMB)’nın aldığı destekleyici kararla Euro Bölgesi’ne dair risklerin göreli olarak azalması ve ROM’un daha etkili bir şekilde devreye girmesi geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı azaltmıştır. Dolayısıyla TCMB, gecelik borç verme faiz oranını düşürmek suretiyle faiz koridorunu kademeli olarak daraltırken piyasaya verilen fonlama miktarını artırarak para piyasası faiz oranlarının koridorun alt sınırına yakın seyretmesini sağlamıştır.
2012 yılının son döneminden itibaren sermaye girişlerindeki güçlenme, kredilerde gözlenen canlanma ve Türk lirası üzerinde oluşan değerlenme baskısı TCMB’nin makro finansal risklere odaklanmasına yol açmıştır. TCMB, böyle bir ortamda bir taraftan faiz oranlarının düşük tutulmasının diğer taraftan da makro ihtiyati tedbirlere devam edilmesinin yerinde olacağını değerlendirerek 2013 yılının ilk çeyreğinde kısa vadeli faiz oranlarını indirirken zorunlu karşılıklar uygulamasında sıkılaştırıcı yönde ölçülü adımlar atmıştır.
2013 yılının ilk aylarında yurt içi nihai talepte sağlıklı bir toparlanmanın olduğu ve ihracatın zayıf küresel büyümeye rağmen güçlü seyrettiği gözlenmiştir. Sermaye akımlarında artan oynaklığa karşı ROM’un etkinliği kademeli olarak artırılmış ve mekanizmanın dengeleyici özelliğinin geniş faiz koridoruna olan gereksinimi azaltması nedeniyle gecelik borç verme faiz oranı indirilmeye devam edilmiştir.
Nisan ayından itibaren finansal istikrara dair riskleri dengelemek amacıyla, bir yandan faiz oranları düşük tutulurken diğer yandan brüt döviz rezervlerini artırıcı yönde makro ihtiyati tedbirlere devam edilmiştir. Bu doğrultuda, Nisan ve Mayıs aylarında kısa vadeli faizlerde indirime gidilirken rezerv opsiyonu katsayıları artırılmaya devam edilmiştir.
Mayıs ayının sonundan itibaren küresel düzeyde para politikalarına ilişkin artan belirsizlik karşısında TCMB, sermaye akımlarındaki oynaklığı da dikkate alarak temkinli bir para politikası uygulamaya başlamıştır. Bu doğrultuda TCMB, Haziran ayından itibaren piyasayı ihtiyacının altında fonlamış ve Haziran ayında toplam dört gün EPS uygulanmıştır.
İşlenmemiş gıda grubundaki fiyat artışları, petrol fiyatlarındaki yükseliş ve döviz kurunda gözlenen oynaklığın fiyatlama davranışları üzerindeki olumsuz etkilerini önleme ve referans değerin üzerinde seyreden kredi artış hızını sınırlama ihtiyacı Temmuz ayında ölçülü bir parasal sıkılaştırmaya gidilmesini gerektirmiştir. Fiyat istikrarını sağlamak ve finansal istikrarı desteklemek amacıyla faiz koridorunun üst sınırı yüzde 6,5’ten yüzde 7,25’e, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkânı faiz oranı ise yüzde 6’dan yüzde 6,75’e yükseltilmiştir.
TCMB, hedefin üzerinde seyreden enflasyon göstergelerinin fiyatlama davranışları üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamak amacıyla Temmuz ayında da EPS uygulamasını sürdürmüş ve toplam 5 günü EPS günü olarak ilan etmiştir.
24 Temmuz 2013 tarihinden itibaren EPS uygulanan günlerde piyasa yapıcısı bankalara repo imkanı üzerinden fonlama yapılmayacağı duyurulmuş ve bu uygulama ile EPS günlerinde bankalararası gecelik faiz oranlarının üst banda yakın seviyelerde oluşması sağlanmıştır.
Ağustos ayında EPS’nin etkinliğini artırmak amacıyla gecelik borç verme faiz oranı yüzde 7,25’ten yüzde 7,75’e yükseltilerek faiz koridoru yukarı yönlü genişletilmiştir. Bu dönemde, etkin likidite yönetimi ile para piyasasında oluşan kısa vadeli faizlerin faiz koridorunun üst sınırına yakın gerçekleşmesi sağlanmıştır.
Ağustos ayından itibaren küresel düzeyde para politikalarına dair belirsizliklerin yurt içi piyasalara yansımalarının sınırlandırılması açısından Türk lirası likidite politikasındaki öngörülebilirliğin artırılmasına karar verilmiştir.
Yılın üçüncü çeyreğinde TCMB piyasaya döviz satım ihaleleri yoluyla döviz likiditesi sağlamaya devam etmiştir. Bu gelişmenin de etkisiyle piyasadaki Türk lirası likidite açığı artış göstermiştir. TCMB’nin bu çeyrekte piyasaya likidite sağlarken, bir hafta vadeli repo payını azaltması, gecelik ve aylık vadede sağladığı fonlamanın toplam fonlama içindeki payının artmasına neden olmuştur. Bu gelişmelere paralel olarak TCMB ortalama fonlama faizi ile BIST bankalararası gecelik repo faizleri yükselmiştir.
TCMB, 2013 yılının ikinci yarısından itibaren döviz kuru oynaklığında gözlenen yükselişe bağlı olarak enflasyon göstergelerinin hedefin üzerinde seyredeceği öngörüsü üzerine bu durumun fiyatlama davranışları üzerindeki etkilerinin sınırlandırılması için temkinli duruşun güçlendirilmesine ve para piyasası faiz oranlarındaki oynaklığın azaltılmasına karar vermiştir. Bu amaçla 19 Kasım 2013 tarihli PPK toplantısında bir ay vadeli repo ihalelerine son verilmiştir. Böylelikle, bankalararası para piyasasındaki gecelik faiz oranlarının, faiz koridorunun üst bandına yakın seviyelerde oluşması amaçlanmıştır.
17 Aralık 2013 tarihinde bir hafta vadeli miktar repo ihalesi ile sağlanan fonlamanın azami stok tutarı 10 milyar Türk lirasından 6 milyar Türk lirasına indirilmiştir. Bununla birlikte piyasa yapıcısı bankalara sağlanan toplam fonlama imkânı, bankaların Hazine ihalelerinden aldıkları DİBS’lerin ihraç değerinin yüzde 7’sinden yüzde 2’sine indirilmiş, böylece piyasa yapıcısı bankalara tanınan fonlama imkânı yaklaşık 23 milyar Türk lirasından 6,5 milyar Türk lirasına düşürülmüştür.
Tablo 1. Açık Piyasa İşlemlerine İlişkin Kararlar | ||
Miktar İhalesi Açılan Normal Günlerde Fonlama Tutarı (Milyar TL) |
Bir Ay Vadeli Repo İhaleleri (Her Bir İhale Miktarına İlişkin Üst Sınır, Milyar TL*) | |
22 Ocak 2013 | 0,2-6,5 | 3,0 |
19 Şubat 2013 | 0,2-6,5 | 2,5 |
26 Mart 2013 | 0,2-6,5 | 1,0 |
16 Nisan 2013 | 0,2-6,5 | 1,0 |
16 Mayıs 2013 | 0,2-9,0 | 0,5 |
18 Haziran 2013 | 0,2-9,0 | 0,5 |
23 Temmuz 2013 | 0,2- |
* 19 Kasım 2013 tarihli karar ile bir ay vadeli repo ihalelerine son verilmiştir.