2.7 Kurumsal Risk Yönetimi Faaliyetleri
1 Mart 2018 tarihinden itibaren geçerli olan TCMB’nin yeni teşkilat yapısında, TCMB’nin karşılaştığı risklerin kurumsal düzeyde bütüncül bir çerçevede yönetilmesini sağlamak üzere, Finansal Riskler Yönetimi Müdürlüğü, Operasyonel Risk Yönetimi Müdürlüğü ve Mevzuata Uyum Müdürlüğü olmak üç müdürlükten oluşan Kurumsal Risk Yönetimi Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
Finansal risk yönetimi kapsamında TCMB’nin faaliyetleri dolayısıyla maruz kaldığı kredi, piyasa ve likidite riskleri, iş birimleri ile eş güdüm içerisinde yönetilmektedir. TCMB faaliyetleri nedeniyle maruz kalınan finansal risklerin tamamına yakını, para ve kur politikalarının uygulanması, döviz rezervlerinin yönetilmesi, bankacılık kesimine ve Hükûmete belirli bankacılık hizmetlerinin sunulması gibi yasal görevlerin yerine getirilmesi sürecinde ortaya çıkmaktadır. TCMB’nin para otoritesi olarak para ve kur politikalarının uygulanması sürecinde karşılaştığı finansal riskler, seçilen politika hedeflerinin bir sonucudur. Diğer taraftan, döviz rezervlerinin yönetimi sırasında ortaya çıkan finansal riskler bir yatırım tercihinin sonucu olarak ortaya çıkmakta, buna karşın TCMB söz konusu riskleri muhafazakâr bir şekilde yöneterek en aza indirmeye çalışmaktadır. Döviz rezervleri, Yönetmelik’te belirlenmiş olan yatırım kriterleri ve takip eden yılda uygulanmak üzere, model portföyde belirtilen hedefler ve limitler çerçevesinde yönetilmektedir. Kredi riski temel olarak, döviz rezerv yönetimi sırasında yapılan yatırım işlemleri, para politikası uygulamaları çerçevesinde bankalara kısa süreli likidite sağlamak için gerçekleştirilen açık piyasa işlemleri, BPP işlemleri ve bankalara sağlanan gün içi fonlama işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Para ve kur politikası çerçevesinde gerçekleştirilen işlemlerden dolayı, TCMB’nin kredi riski, işlem miktarının tamamının belirli bir marj tutarını da içerecek şekilde çok yüksek kredi değerliliğine sahip ve ikincil piyasası bulunan kıymetlerle (döviz depoları, DİBS ve gelişmiş ülkelerin hazinelerince ya da uluslararası kuruluşlar tarafından ihraç edilen menkul kıymetler gibi) teminatlandırılması ve mevcut risklerin düzenli olarak izlenip gerektiğinde ilave teminat istenilmesi suretiyle yönetilmiştir.
Döviz rezerv yönetimi sırasında maruz kalınan kredi riskinin yönetimi ise, işlem yapılan kuruluşların temerrüt olasılığı ve temerrüt durumunda oluşacak finansal kaybın en aza indirilmesi ilkesi üzerine kurulmuştur. Bu çerçevede TCMB, döviz rezerv yönetimi sırasında maruz kaldığı kredi riskini en aza indirmek için üç temelden oluşan bir risk yönetimi süreci uygulamıştır. İlk olarak TCMB, yatırımlarını uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları (KDK)’nın verdiği kredi notlarını esas alarak Yönetmelik ile belirlenmiş olan minimum kredi notu kısıtına uyan, yüksek kredi kalitesine sahip, önde gelen uluslararası finansal kuruluşlar ve borçlanıcılar ile sınırlandırmıştır. İkinci olarak, takas riski de dâhil olmak üzere finansal kuruluşlar ile yapılan işlemlerden kaynaklanan tüm kredi risklerini kontrol etmek amacıyla belirlenen işlem limitlerinin toplamı, yönetilebilir rezervin belirli bir oranı ile sınırlandırılmıştır. Üçüncü olarak, Yönetmelik ile belirlenmiş olan minimum kredi notu sınırlamasına uyan kuruluşlar arasından, temel ve finansal analiz yöntemleri de kullanarak işlem yapılabilecek kuruluşlar belirlenmiş ve her bir kuruluşa bir kredi riski limiti tanınmıştır. İlgili limitlerin toplamı döviz rezervimizin belirli bir oranını geçmemek üzere sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda, işlem yapılan tüm tarafların kredi riski göstergeleri de yakından takip edilip, dönemsel olarak üst yönetime raporlanmıştır. Döviz rezervlerinin yönetimi sırasında uluslararası piyasalardaki kur, faiz ve fiyat dalgalanmaları piyasa riskine de neden olmaktadır. Piyasa riski yönetimi kapsamında, yıllık olarak belirlenen model portföyde belirtilen hedefler ve limitlere uyum takip edilip üst yönetime raporlanmıştır.
Rezerv yönetimi ile ilgili olarak karşılaşılan bir diğer önemli risk türü de likidite riskidir. Bu risk, önceden tahmin edilemeyen ani döviz likiditesi ihtiyaçlarının karşılanması sırasında zarar etme olasılığını ifade etmektedir. Likidite riskinin kontrolü amacıyla model portföyde belirlenen limitlere uyum takip edilip üst yönetime raporlanmaktadır.
TCMB bilançosu üzerinde etkileri izlenebilecek şekilde esaslı finansal kayıplara neden olabilecek ulusal ve/veya uluslararası finansal sistem ölçeğinde yaşanan kredi riski, piyasa riski ve likidite riski gelişmeleri sistemik risk unsurları olarak tanımlanmakta, ölçülmekte, izlenmekte ve raporlanmaktadır.
Operasyonel risk yönetimi kapsamında, TCMB’de operasyonel risk unsurlarının tanımlanması, ölçümlenmesi ve tespit edilen risklerin önceliklendirilerek belirli dönemler halinde raporlanması, iş sürekliliği yönetimi ile ilgili olarak risk değerlendirmesinin yapılması, iş etki analizinin hazırlanması ve olağanüstü durum yönetiminin eş güdümü amacıyla faaliyetlerde bulunulmaktadır. Bu kapsamda, operasyonel risk yönetimi metodolojisinin alt yapısını oluşturmaya yönelik olarak risk matrisleri tasarlanmış ve bu matrislerin uygulanmasına ilişkin rehber hazırlanmıştır. Risk farkındalığının artırılması için eğitim faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Tüm iş süreçlerinin barındırdığı doğal riskleri ölçmek ve risk bazlı temel süreçleri tespit etmek amacıyla bir çalışma yapılmış ve TCMB’nin operasyonel risk haritası çıkarılmıştır. Önceliklendirilen risklerden başlanarak, belirlenen iş birimlerinin süreçlerindeki riskler risk matrisleri yardımıyla detaylı bir analize tâbi tutulmuş ve artık risklerin seviyeleri ölçülerek düzeltici ve önleyici faaliyetler planlanmıştır. Olay kaydı raporlaması uygulaması yürürlüğe konarak TCMB genelinde oluşan operasyonel risk olayları ve alınan önlemler takip edilmiş ve raporlanmıştır. İş sürekliliği yönetimi kapsamında, iş birimleri ile eş güdüm içerisinde olağanüstü durum yedek merkezlerinde iş sürekliliği uygulama planlarının testlerinin yapılması sağlanmıştır.
Son olarak, TCMB’de mevzuata uyumla ilgili risklerin tanımlanması, ölçülmesi, raporlanması ve iş birimleriyle eş güdüm içerisinde söz konusu risklere ilişkin tedbir önerileri oluşturulmasına yönelik çalışmalar yapılmıştır. TCMB’nin suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanına ilişkin risklerden korunmasını ve TCMB faaliyetlerinin suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanının önlenmesine yönelik ulusal ve uluslararası mevzuata uygun olarak yürütülmesini teminen, belirli risk grubundaki müşteri ve işlemler ile riskli ülkelerle gerçekleştirilen işlemlere ilişkin izleme ve kontrol faaliyetlerinin yürütülmesi sağlanmış ve bu çerçevede yapılan risk değerlendirmeleri sonucunda kurum içi bazı uygulamaların geliştirilmesine katkıda bulunulmuştur.