Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin döviz cinsinden olan borçlarına karşılık iç ve dış borç servisini gerçekleştirmek, dışsal şoklara karşı gerekli döviz likiditesini bulundurmak, para ve kur politikası uygulamalarını desteklemek, piyasalara güven vermek gibi amaçlara yönelik olarak tutulan TCMB rezervlerinin yönetimine ilişkin uygulamaların temel dayanağı, 1211 sayılı TCMB Kanunu’nda yer almaktadır. Ayrıca, söz konusu Kanun ile verilen görev ve yetkiye dayanarak Banka Meclisinin, döviz ve altın rezerv yönetimine ilişkin düzenlediği yönetmelikler ve aldığı kararlar da rezerv yönetimi uygulamalarının çerçevesini oluşturmaktadır.
TCMB’de, rezerv yönetiminde karar alma süreci üç aşamalı hiyerarşik bir yapıda oluşturulmuştur. En yüksek karar organı olarak Banka Meclisi, 1211 sayılı TCMB Kanunu’nda sırasıyla güvenli yatırım, likidite ve getiri olarak sıralanan önceliklere göre hazırlanan “Döviz Rezerv Yönetimi Yönetmeliği”ni (Yönetmelik) onaylayarak rezerv yönetimi için genel yatırım kriterlerini belirlemekte, uygulamaya dönük kararların alınması konusunda Yönetim Komitesini ve Başkanlık Makamını yetkilendirmektedir. Banka Meclisince onaylanan Yönetmelik çerçevesinde, Yönetim Komitesinin veya Başkanlık Makamının aldığı kararlar, kurumsal karar alma sürecinin ikinci aşamasını oluşturmaktadır. Bu aşamada, TCMB’nin genel risk toleransını ve yatırım stratejisini yansıtan model portföy belirlenerek karara bağlanmaktadır. Model portföy, TCMB’nin stratejik varlık tahsisine ilişkin tercihlerini göstermekte olup, her yıl sonunda ertesi yıl uygulanmak üzere Yönetim Komitesinin onayı ile yürürlüğe konulmakta, üç ayda bir gözden geçirilmekte ve gerekmesi halinde güncellenmektedir. Yönetmelik ve model portföy ile belirlenen tercih ve kısıtlar çerçevesinde rezerv yönetimi uygulamalarının gerçekleştirilmesi kurumsal karar alma sürecinin üçüncü ve son aşamasını oluşturmaktadır. Rezerv yönetimi uygulamaları, görevler ayrılığı ilkesine göre oluşturulan bir organizasyon yapısı içerisinde gerçekleştirilmektedir. Buna göre, rezerv yönetimi faaliyetleri Rezerv Yönetimi Müdürlüğü tarafından yürütülürken, rezerv yönetimine ilişkin risk yönetimi Kurumsal Risk Yönetimi Müdürlüğü tarafından yerine getirilmektedir.
Rezerv yönetiminde, Yönetmelik’e ve model portföye uygun olarak, belirlenen hedefler ve limitler çerçevesinde uluslararası piyasalarda döviz alım‑satım işlemleri, döviz depo işlemleri, menkul kıymet alım‑satım işlemleri, geri alım vaadiyle satım işlemleri, geri satım vaadiyle alım işlemleri, menkul kıymet borç verme işlemleri ve türev işlemler gerçekleştirilmektedir.
Rezerv yönetimi sırasında karşılaşılan risklerin tanımlanarak kontrolü, stratejik varlık tahsisi, dolayısıyla model portföyün belirlenmesi aşamasında başlamaktadır. Döviz rezervlerinin öncelikle hangi para birimleri cinsinden, hangi yatırım araçlarında ve hangi vadelerde yatırıma tâbi tutulacağı belirlendiğinde rezerv yönetiminden elde edilecek getiri ile maruz kalınacak finansal riskler büyük ölçüde belirlenmiş olmaktadır. TCMB’nin stratejik varlık tahsisine ilişkin tercihlerini yansıtan model portföy; hedef döviz kompozisyonu, hedef vade kompozisyonu ve bunlardan sapma limitleri, maksimum işlem limitleri toplamı, kullanılabilecek işlem türleri ile yatırım yapılabilecek ülkeleri ve yatırım araçlarını ifade eden yatırım evreninden oluşmaktadır. Model portföy belirlenirken, sermayenin korunması ve gerekli likiditenin temini kısıtları altında getiri elde edilmesi hedeflenmekte, ülkemizin ulusal varlığı olan rezervlerin basiretli yönetimi esas alınmaktadır. TCMB risk toleransı çerçevesinde kabul edilebilir genel risk düzeyi model portföy ile belirlendikten sonra, mevcut risklerin ölçülmesi, gözetimi ve raporlaması düzenli olarak yapılmaktadır.
2020 yılında ortaya çıkan Koronavirüs salgını küresel çapta ülke ekonomilerini ve finansal piyasaları olumsuz etkileyerek dünya genelinde merkez bankalarının daha gevşek para politikalarına yönelmelerine, hükümetlerin ise reel sektörü ve hanehalklarını desteklemek amacıyla çeşitli destek paketleri açıklamalarına neden olmuştur. Salgının olumsuz etkileri, Brexit ve ABD seçimlerine ilişkin belirsizlikler gibi risk iştahını olumsuz etkileyen gelişmeler TCMB’nin 2020 yılı rezerv yönetim stratejilerinin belirlenmesinde etkili olmuştur.
Altın mevcutlarımız 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla 719,2 tona yükselmiş ve altın varlıklarımızın rezervlerimiz içindeki payı yüzde 46,6 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 2.7.1). Uluslararası standartta olan TCMB altın rezervleri, 1211 sayılı TCMB Kanunu’nda yer alan hüküm ve şartlar dâhilinde, Banka Meclisi tarafından düzenlenen “Altın Rezerv Yönetimi Yönetmeliği” çerçevesinde yönetilmektedir. Bu yönetmelik uyarınca, altın rezervlerine ilişkin doğrudan altın alım‑satımı, altın depo, altın swap, lokasyon swap ve fiziki altın nakil işlemleri yapılabilmektedir. Ekim 2011’den itibaren geçerli olmak üzere, bankaların yükümlülükleri için tesis etmeleri gereken ZK’ların, yükümlülüklerin cinsine göre belirlenmiş oranlara denk gelen kısmının standart altın cinsinden tutulabilmesine imkân sağlanmıştır.