2.3 Finansal İstikrar Gelişmeleri ve Faaliyetler
Küresel ekonomideki olumlu görünüm, gelişmekte olan ülke ekonomilerine yönelik risk iştahındaki artış ve gelişmiş ülke para politikalarına dair belirsizliklerin kısmen azalmasıyla küresel finansal piyasa gelişmeleri 2017 yılında küresel finansal istikrarı destekleyici şekilde seyretmiştir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile diğer gelişmiş ülkelerin iktisadi faaliyetlerindeki canlanma küresel finansal piyasalardaki görünümü desteklemiş, getiri arayışının da katkısıyla gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye girişleri güçlü seyretmeye devam etmiştir. Bununla birlikte, ABD’de uygulanması öngörülen maliye ve ticaret politikalarındaki belirsizlik, küresel yüksek borçluluk, Asya ve Orta Doğu kaynaklı jeopolitik sorunlar küresel finansal istikrara ilişkin aşağı yönlü risk unsurları olarak ön plana çıkmıştır.
Bu çerçevede, Türkiye’de hanehalkı varlık ve yükümlülükleri büyümeye devam etmiş ve hanehalkı finansal kaldıraç oranında (yükümlülük/varlık) 2013 yılında başlayan gerileme, sınırlı miktarda hız kesmekle birlikte 2017 yılında da devam etmiştir. Jeopolitik belirsizliğin ve kur oynaklığının arttığı bir dönemde, gelişmekte olan ülkelerde finansal istikrar açısından önemli bir husus döviz cinsinden borçlanmalardır. Hanehalkının yürürlükte bulunan düzenlemeler çerçevesinde döviz cinsinden ve (konut kredisi dışında) değişken faizle borçlanma imkânına sahip olmaması, finansal yükümlülüklerinin kur ve faiz riski taşımasını engellemektedir. 2016 yılında bir dizi iç ve dış şok sonrasında reel sektör ekonomik aktivitesinde görülen yavaşlama, 2017 yılında kamu tedbir ve teşvikleri ile kredi kanalının etkinleştirilmesinin de katkısıyla ortadan kalkmıştır. Reel sektörün toplam borçluluğunun GSYİH’ye oranı bu dönemde yatay seyretmiş, döviz kurunda yaşanan oynaklık ve kur riskine yönelik oluşan farkındalık neticesinde reel sektör yabancı para kredi kullanımında belirgin bir düşüş olmuş ve sektörün toplam yabancı para açık pozisyonu yatay seyretmiştir. Ayrıca, TCMB’nin 2017 yılı son çeyreğinde başlatmış olduğu Türk lirası uzlaşmalı vadeli döviz alım-satım işlemlerinin de önümüzdeki süreçte reel sektörün kur riski yönetimini desteklemesi beklenmektedir.
Kredi büyüme oranları 2017 yılında gerek bireysel, gerekse firma kredilerinde ivmelenmiştir. Makro ihtiyati politika değişiklikleri ve çeşitli kamu teşviklerinin etkisiyle bireysel kredilerde görülen büyüme 2017 yılında da devam etmiştir. Türk lirası firma kredileri ise Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB)’nın faizsiz kredi desteği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)’nin düşük faizli Nefes Kredisi ve Hazine destekli KGF kefaleti gibi teşviklerle yılın ilk yarısında ivmelenerek büyümüş, yılın ikinci yarısında KGF kefalet limit üst sınırına yaklaşılması ve baz etkileri ile hız kaybetmesine rağmen büyümeye devam etmiştir. İktisadi faaliyetteki artış, Türk lirası kredi büyümesinin güçlü seyri ve yeniden yapılandırma alanındaki düzenlemelerle tahsilatlardaki olumlu gelişmeler neticesinde Tahsili Gecikmiş Alacaklar (TGA) oranları düşük seviyelerde seyretmeye devam etmiş olup, bu durum bankacılık sektörünün güçlü aktif kalitesi ile reel sektör ve hanehalkının borç servis kapasitesini teyit etmiştir. Sektörün kârlılık göstergeleri, genişleyen kredi hacmi ve faiz marjları, etkin maliyet ve gider yönetimi ile aktif kalitesindeki iyileşmeye bağlı olarak olumlu bir gelişim göstermiştir. Artan kârlılık ile birlikte Hazine garantili kredi büyümesi ve sermaye benzeri borç ihraçları sektörün sermaye yeterlilik göstergelerini de olumlu yönde etkilemiştir.
Bu dönemde, güçlenen kredi büyümesi ağırlıklı olarak çekirdek yükümlülüklerle fonlanmış, bu durum finansal istikrara olumlu katkı sağlamıştır.
Bankaların yurt dışı kaynak kullanımı 2017 yılında ılımlı bir artış göstermiş olup, sektörün olumsuz risk senaryolarına karşı bulundurduğu likidite tamponları yeterli seviyededir. Bankaların 30 günlük pencerede likidite pozisyonlarının güvenli bölgede kalmasını sağlayan Likidite Karşılama Oranlarının (LKO) yasal alt limitlerin oldukça üzerinde olması ve uzun vadeli likidite pozisyonuna ilişkin göstergelerin güvenli bölgede seyretmesi, sektörün uluslararası piyasalarda yaşanabilecek olası şoklara karşı direncini artırmaktadır. Çekirdek dışı fonlama kalemlerinin vadeleri ise zorunlu karşılık uygulamalarının da katkısıyla yüksek seviyelerdeki seyrini sürdürmüş ve olası küresel likidite şoklarına karşı bankacılık sektörünün direncini artırmıştır. Ayrıca borç temin edilen ülke/banka sayısında görülen çeşitlilik, söz konusu gelişmeye katkı sağlamaktadır. Son dönemde dış borç yenileme oranının yüzde 100’ün üzerinde olması, bankaların sendikasyon kredilerinde sınırlı da olsa iki yıla varan vadeler ile borçlanabilmeleri ve 2017 yılında maliyetlerde gözlenen ılımlı iyileşme, yabancı finansal kuruluşların kredi arzında kayda değer olumsuz bir değişimin olmadığına işaret etmektedir. Destekleyici piyasa koşullarının yanı sıra Türk lirası kredilerde yaşanan hızlı büyüme sonucu ortaya çıkan Türk lirası likidite ihtiyacı, bankaları alternatif fonlama araçlarına yönlendirmiş olup, uluslararası swap piyasalarından Türk lirası borçlanmanın yanı sıra bankaların uzun vadeli tahvil ve sermaye benzeri menkul kıymet ihraçlarında artış gözlenmiştir.
Ülkemizde başta Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) ve Finansal İstikrar Komitesi (FİK) olmak üzere çeşitli platformlarda finansal istikrara ilişkin hususlar ele alınmakta ve gereken tedbirler zamanında uygulanmaktadır. Bu kapsamda TCMB, ilgili otoritelerle iş birliği ve koordinasyon içinde çalışmalarına devam etmektedir. FİK ve FİK bünyesinde oluşturulan Sistemik Risk Değerlendirme Grubu ile 2017 yılında kurulan Kriz Yönetimi ve Çözümleme Daimi Alt Çalışma Grubu ve sekretarya görevini TCMB’nin yürüttüğü Sistemik Risk İzleme Daimi Alt Çalışma Grubu alt komite toplantılarına katkı sağlanmıştır.
2017 yılında finansal istikrar çerçevesinde öne çıkan konulardan biri reel sektörün yabancı para borçluluğudur. FİK toplantılarında temelleri atılan projeye TCMB etkin katkı sağlamıştır. 1211 sayılı TCMB Kanunu’nun 44. maddesinde yapılan değişiklikle1, TCMB, gerçek ve tüzel kişilerin döviz pozisyonunu etkileyen işlemlerini izlemek amacıyla belirleyeceği kişilerden her türlü bilgi ve belgeyi istemeye yetkili kılınmıştır. Firma bazlı kur riskinin etkin yönetimi amacıyla TCMB nezdinde başlatılan veri takip sistemi, önümüzdeki dönemde firmaların döviz riskine yönelik gözetim altyapısının güçlendirilmesi açısından önem taşımaktadır.
TCMB, 2017 yılında finansal istikrara ilişkin görüş ve değerlendirmelerini yılda iki kere yayımlanan Finansal İstikrar Raporu ile kamuoyuyla paylaşmaya devam etmiştir. Bunun yanı sıra, çeşitli çalışma tebliğleri, ekonomi notları ve makaleler ile finansal istikrar konusunda iktisat literatürüne katkı sağlanmıştır. Söz konusu çalışmalar, Finansal İstikrar Raporunda ortaya konan değerlendirmeleri akademik olarak desteklemeyi amaç edinmiştir.
TCMB, diğer kurum ve kuruluşlarla eşgüdüm içerisinde uluslararası yayın ve toplantılara desteğini sürdürmektedir. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) gibi finansal istikrar konusunda uluslararası boyutta çalışmalar yürüten kuruluşlarla ilişkiler 2017 yılında da devam etmiştir. Söz konusu çalışmalar, kuruluşların yayımlayacakları raporlarda belirtilen hususlar ile ilgili görüş alışverişi şeklinde gerçekleşmektedir. İlişkiler, düzenlenen toplantıların yanı sıra kuruluş raporlarına yönelik paylaşılan yazılı görüşleri de kapsamaktadır. Bu çalışmalarla ilgili ülkemiz otoriteleri arasında iş birliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalar da yürütülmüştür.
2017 yılında, uluslararası finansal platformlarda, TCMB’nin temsil gücünü ve etkinliğini artırıcı ve finansal istikrara katkı sağlayan çalışmalara devam edilmiştir. Bu kapsamda, Finansal İstikrar Kurulu (FSB) Genel Kurulu, FSB Yönetim Komitesi ve Daimi Komite toplantılarına üst düzeyde aktif katılım sağlanmıştır. FSB, finansal istikrarın sağlanması için ulusal finansal otoritelerin ve uluslararası standart belirleyici kurumların çalışmalarını koordine etmek ve etkin düzenleme, gözetim ve diğer finansal sektör politikaları geliştirmek ve uygulamakla görevlidir.
Basel Bankacılık Denetim Komitesi (BCBS), bankaların denetimi alanında genel standartlar belirlemek; üyesi olan otoritelere danışmanlık yapmak; sermaye ve likidite başta olmak üzere çeşitli alanlarda yeni uluslararası standartlar oluşturmakla görevlidir. TCMB’nin üyesi olduğu BCBS toplantılarına da 2017 yılında üst düzeyde katılım sağlanmıştır. Bunun yanı sıra, çeşitli alt çalışma grubu toplantılarına da teknik düzeyde katılım sağlanmış ve katkı verilmiştir.
Temel görevi finansal hizmetleri faizsiz finansman yapısı çerçevesinde ve uluslararası finansal sistemdeki gelişmelere uyum sağlayacak şekilde geliştirmek ve ilerletmek olan İslami Finansal Hizmetler Kurulu (IFSB) tarafından yapılan düzenleme çalışmalarına da TCMB tarafından katkı sağlanmıştır.
FSB Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) Bölgesel Danışma Grubu (RCG) Eş Başkanlığını 1 Temmuz 2017 itibarıyla devralan TCMB ve Katar Merkez Bankası, ilk toplantısını 20 Kasım 2017 tarihinde TCMB ev sahipliğinde gerçekleştirmiştir. Bu çerçevede, FSB’nin devam eden düzenleme çalışmaları, kırılganlıklar ve finansal istikrara ilişkin bölgesel hususlar, finansal yenilikler ve siber risk, küresel yüksek borçluluk, aktif kalitesi ve çözümlemeye ilişkin hususlar ile finansal sektördeki suistimal riski toplantı gündemi kapsamında ele alınmıştır.
1) 5 Aralık 2017 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 33. maddesi ile 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı TCMB Kanunu’nun 44. maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Gerçek ve tüzel kişilerden bilgi isteme yetkisi:
MADDE 44- Banka, gerçek ve tüzel kişilerin döviz pozisyonunu etkileyen işlemlerini izlemek amacıyla belirleyeceği gerçek ve tüzel kişilerden her türlü bilgi ve belgeyi istemeye yetkilidir. İstenilecek bilgi ve belgelerin kapsamı, toplanma ve izlenme yöntemi, doğruluğunun denetimi, paylaşımı, destek hizmeti temini de dâhil olmak üzere usul ve esaslar Bankaca belirlenir.
Bu maddenin uygulanmasında destek hizmeti kuruluşu çalışanları hakkında da bu Kanun’un 35. maddesi ve 68. maddesinin (II) numaralı fıkrasının (a) bendi hükümleri tatbik olunur.”